Ben atesim sel gibi,
ben atesim gun gibi,
ben elindeki ter
alnindaki derdim
sevdigimin sevgilisi.
Sabah pencerede isik
gozlerine vuran hatira demi,
sen uyurken komsulardan gurultu
zamansiz calan saatim kor geceleri.
Zayifliklarinin sahibi
ve uzuntu bankanin sefiyim.
Kasalarda kamyonlarda
yillarin yuku
solan gullerin atildigi yerim.
Bir baskasina baktiginda
kalbindeki burukluk,
ona soyledigin her yalanda
basindan bosanan kaynar tencereyim.
Elimdesin, gozumdesin,
takibindeyim ona har etmeyesin.
Yoksa bir ordu kiyametindeyim,
kis vakti tesvikiye'de cenazendeyim.
Emin Saglamer
17 Kasım 1997 Pazartesi
Yedisi Birden
hepsi dusmusler elimize
yakmisiz topunu birden
arka bahcemize serpmisiz
kullerini acimadan.
Bes çayinda bayanlar gibi
siritmisiz bulutsuz gokyuzune
siir yamisiz bogaz askina
Istanbul'da gecelere.
Dalgalarina liman vurmusuz
ruzgarlarina pervane cekmis
atessiz sigara icirmisiz onlara,
uzuntuleri simdi kosmakta cayirda
dumanlarindan yeniden dogmusuz
bir cam ormani ikimiz.
Yoktan beter yoklar onlar
delilerin yoluna dusmusler
yedisi birden dokulmus gokten disari
cennetten kovdurmusuz da
fanilerin yollarinda otostopa
kalmis bahtlarinin fali.
Biz de seyretmisiz,
cunku sen benimmissin ben de senin
beraber sevmisiz birbirimizi ya
onlara da pahali arabalarini
hortlatmak kalmis.
Emin Saglamer
yakmisiz topunu birden
arka bahcemize serpmisiz
kullerini acimadan.
Bes çayinda bayanlar gibi
siritmisiz bulutsuz gokyuzune
siir yamisiz bogaz askina
Istanbul'da gecelere.
Dalgalarina liman vurmusuz
ruzgarlarina pervane cekmis
atessiz sigara icirmisiz onlara,
uzuntuleri simdi kosmakta cayirda
dumanlarindan yeniden dogmusuz
bir cam ormani ikimiz.
Yoktan beter yoklar onlar
delilerin yoluna dusmusler
yedisi birden dokulmus gokten disari
cennetten kovdurmusuz da
fanilerin yollarinda otostopa
kalmis bahtlarinin fali.
Biz de seyretmisiz,
cunku sen benimmissin ben de senin
beraber sevmisiz birbirimizi ya
onlara da pahali arabalarini
hortlatmak kalmis.
Emin Saglamer
Kahve Falı
Vay efendim vurdum yola
gecerim caddeni kenar mahelle iztihaminda
bizden cok biz olan insanlardan korkmadan.
Ruzgarin sesinde yine yine senin sesin
felaketsiz ya bu dunya, hani asigiz ya
iste oyledir benim feryadim.
Dere dag boyu akan bir bulut olmus icimdekiler
ve ruhsuzca suruklenmis iste butun bu hainlikler
benim olmayan gormedigim sehirlerin yoluna.
Bu dert ve bosa geçen saniyeler
her biri yillar yillar yillar
agir kamyon kasalarindan
gunesin alnindan damlayan
tasan duygular.
Senin sozlerini isitmek de var
kahvemin telvesinde ay dogmus
arkamdan aglayan bes de kadin var.
Emin Saglamer
gecerim caddeni kenar mahelle iztihaminda
bizden cok biz olan insanlardan korkmadan.
Ruzgarin sesinde yine yine senin sesin
felaketsiz ya bu dunya, hani asigiz ya
iste oyledir benim feryadim.
Dere dag boyu akan bir bulut olmus icimdekiler
ve ruhsuzca suruklenmis iste butun bu hainlikler
benim olmayan gormedigim sehirlerin yoluna.
Bu dert ve bosa geçen saniyeler
her biri yillar yillar yillar
agir kamyon kasalarindan
gunesin alnindan damlayan
tasan duygular.
Senin sozlerini isitmek de var
kahvemin telvesinde ay dogmus
arkamdan aglayan bes de kadin var.
Emin Saglamer
Onbinlerin Sessizliği
Bir dunya gibi bagrimi actim
mutluluk doldu nehir meydanindan
ruzgar surdu ofkemi yunan adalarina
prens olmadan yuttu akdeniz dalgalari
maviye bogdu ruhumun golge koselerini.
Bir gun gibi saydim parmaklarimi
onu birlik, onu birden bana karsi
sessizlikleriyle bagladilar gecemi,
karadenizin sessiz onbinleri gibi
turku soylemeden anlatirlar dertlerini.
Suclamadan, intikam almadan, cana kiymadan
nefes almak kadar basit duygular
insan olmak kadar saadet dolu uykular
varolmak kadar alelade ve muhtesem
ben olmanin her ani.
Emin Saglamer
mutluluk doldu nehir meydanindan
ruzgar surdu ofkemi yunan adalarina
prens olmadan yuttu akdeniz dalgalari
maviye bogdu ruhumun golge koselerini.
Bir gun gibi saydim parmaklarimi
onu birlik, onu birden bana karsi
sessizlikleriyle bagladilar gecemi,
karadenizin sessiz onbinleri gibi
turku soylemeden anlatirlar dertlerini.
Suclamadan, intikam almadan, cana kiymadan
nefes almak kadar basit duygular
insan olmak kadar saadet dolu uykular
varolmak kadar alelade ve muhtesem
ben olmanin her ani.
Emin Saglamer
Yok Yoluna
Oldugumu bilsem boyle konusmazdim,
su hayati istegimin disinda yasamaz
mantigin aklin yoluna kanmaz,
gonlumce yasardim.
Acima guler,
yataktan sabah bir nefeste firlar
ruhsuz dunyanin yuzune haykirirdim
ki duyulsun hikayem.
Sevenlerin gonullerine bir geceligine
konuk olsun benim su nesem.
sonmez dag gibi
kederimin meydanindan kacsin
geceleri duygularim.
Hayat zevkim, aksamlari keyfim,
gun gozuyle sevdiklerim
etten, gonulden hissettiklerim,
hepsi size ey insanlarim
gunleri ben bosa gecirdim
siz gecirmeyin yok yoluna.
Emin Saglamer
su hayati istegimin disinda yasamaz
mantigin aklin yoluna kanmaz,
gonlumce yasardim.
Acima guler,
yataktan sabah bir nefeste firlar
ruhsuz dunyanin yuzune haykirirdim
ki duyulsun hikayem.
Sevenlerin gonullerine bir geceligine
konuk olsun benim su nesem.
sonmez dag gibi
kederimin meydanindan kacsin
geceleri duygularim.
Hayat zevkim, aksamlari keyfim,
gun gozuyle sevdiklerim
etten, gonulden hissettiklerim,
hepsi size ey insanlarim
gunleri ben bosa gecirdim
siz gecirmeyin yok yoluna.
Emin Saglamer
7 Ağustos 1997 Perşembe
Pür
ne su ne sel ne de iman
ne ruzgarda dal parcasina
saplanmis umutsuz tutunan.
ne aci bir cay damlasi,
ne ortulerde pasta kirazi,
usumus parmaklar kosmakta
evine dagina verin baglari
verin duttan umutlari.
kasik gerekmez bu bal icin
tabak gerekmez ruhumu hazmetmeye
bardagina masrapasina gerek yoktur
serbet soguktur tenimde
avucumda umuttan sessizlikler.
isitmeden uyumadan hissiz,
yalancilara kanmadan yasamak
ve gulunc sonlarin kurbani olmadan
sahneden inebilmek,
bensiz yerelere
dort nala kosmak,
hersey gibi bu sarkinin da sonu var
bilmeseniz de
sevenin, sevmeyenin
halini anlayan da var,
anlayana soz seda mutluluk,
aglamayi kesmeyene
bir devir daha dayak var.
bosuna kosmanin anlami ne
konusmadan isitmenin
gormeden istemenin sebebi
laf anlamayanlara laf anlatma istegi
ve tabii ki delilik dedikleri
nerede bu yol biter?
ve isitiyorsan sesimi
bir yaz gecesinin sonunda
sonbaharsiz siirleri okuduysan,
gunes batimsiz kansiz feryatsiz
cilgin asklar olmadan, nefret kinden arinmis
ruhsuzluk kadar pur, bilinmezlik kadar sonsuzsan
iste o zaman benim dilimi anlarsin.
Emin Saglamer
ne ruzgarda dal parcasina
saplanmis umutsuz tutunan.
ne aci bir cay damlasi,
ne ortulerde pasta kirazi,
usumus parmaklar kosmakta
evine dagina verin baglari
verin duttan umutlari.
kasik gerekmez bu bal icin
tabak gerekmez ruhumu hazmetmeye
bardagina masrapasina gerek yoktur
serbet soguktur tenimde
avucumda umuttan sessizlikler.
isitmeden uyumadan hissiz,
yalancilara kanmadan yasamak
ve gulunc sonlarin kurbani olmadan
sahneden inebilmek,
bensiz yerelere
dort nala kosmak,
hersey gibi bu sarkinin da sonu var
bilmeseniz de
sevenin, sevmeyenin
halini anlayan da var,
anlayana soz seda mutluluk,
aglamayi kesmeyene
bir devir daha dayak var.
bosuna kosmanin anlami ne
konusmadan isitmenin
gormeden istemenin sebebi
laf anlamayanlara laf anlatma istegi
ve tabii ki delilik dedikleri
nerede bu yol biter?
ve isitiyorsan sesimi
bir yaz gecesinin sonunda
sonbaharsiz siirleri okuduysan,
gunes batimsiz kansiz feryatsiz
cilgin asklar olmadan, nefret kinden arinmis
ruhsuzluk kadar pur, bilinmezlik kadar sonsuzsan
iste o zaman benim dilimi anlarsin.
Emin Saglamer
Boş Kuyu
Bos sozler kadar bile agir degil bu satirlar,
cunku bos konusanlara derdini anlatir,
derdini kendi anlayamayanlar.
Istediklerini versek de, ellerindekini alsak da
mutsuzluk yanlarinda oturur. Bos eller,
bos gozler, baksam belki beni de calar,
hayir korkmuyorum desem de,
dolaptaki karanlik alnimdaki ter.
Bos sozler butun bunlar,
bos insanlar gibi, esner durur bu satirlar,
hatta yazani bile etkiler bu rehavet,
coker parmak aralarina, yerlesir tirnaklarina,
elindeki sonsuz cizgilere bile sicrar bu veba,
ve her sene keser daha derin kansiz bir yara.
Simdi okuyorum senin bos kitabini,
satirlarini ben yaziyorum,
bak cumle ustune cumle,
hatali, bazen cok uzun,
gulunc, bazen cok kisa,
hatta dusukleri bile var.
Birak elindeki su dolu kasigi,
bogamazsin korkularini,
senelerdir dolmayan kuyuyu
sen simdi doyuramazsin.
Catlayan damarlarina ver kendini,
ruzgar bile bu kadar kuru degildir.
Verecegim sele seni,
topragina saril, taslarini topla
dibini gor son defa,
ipine saril ama unutma
geldigimde,
verecegim sele seni.
Emin Saglamer
cunku bos konusanlara derdini anlatir,
derdini kendi anlayamayanlar.
Istediklerini versek de, ellerindekini alsak da
mutsuzluk yanlarinda oturur. Bos eller,
bos gozler, baksam belki beni de calar,
hayir korkmuyorum desem de,
dolaptaki karanlik alnimdaki ter.
Bos sozler butun bunlar,
bos insanlar gibi, esner durur bu satirlar,
hatta yazani bile etkiler bu rehavet,
coker parmak aralarina, yerlesir tirnaklarina,
elindeki sonsuz cizgilere bile sicrar bu veba,
ve her sene keser daha derin kansiz bir yara.
Simdi okuyorum senin bos kitabini,
satirlarini ben yaziyorum,
bak cumle ustune cumle,
hatali, bazen cok uzun,
gulunc, bazen cok kisa,
hatta dusukleri bile var.
Birak elindeki su dolu kasigi,
bogamazsin korkularini,
senelerdir dolmayan kuyuyu
sen simdi doyuramazsin.
Catlayan damarlarina ver kendini,
ruzgar bile bu kadar kuru degildir.
Verecegim sele seni,
topragina saril, taslarini topla
dibini gor son defa,
ipine saril ama unutma
geldigimde,
verecegim sele seni.
Emin Saglamer
8 Temmuz 1997 Salı
Levent Duragi
Otobus duraginda konusmadan bekleyen bir cift kafa
neye baktigimizi bilmeden kafa ceviriyoruz,
damdaki kusa, yerdeki camura, cizilmis kaldirim taslarina.
sokak ortasinda ikimiz camurlu bir Istanbul sokagindayiz,
bahceli evler arasinda, sessiz bir bakkal onunude,
bekliyoruz gec kalmis dolu bir otobusu.
eve gitmeden alacaklarimi dusunuyorum,
annem pirinc almami istedi, bir de deterjan,
ampulleri unutma dedi,
ama param simdiden cebimden bosalmis
cuzdanim agir bir rejim sonrasi
koltuga cokmus bir ev hanimi gibi
erimis, hayatindan bezmis.
yeterince dusunsem belki seni iterim su su birikintisinin icine
hatta yeterince ugrassam belki gununu gece de yapabilirim,
ama nerede o takat?
sana baksam seni sevebilirim diye dusundum demin
belki de oyle, bakarsam tutulurum belki
sen olmayan bir sana.
gozlerim halen yerde, camurlu ayakkabilarimin
yerde cizdigi vadilere, ormanlara ve gollere bakmaktayim,
otobus halen gelmedi, belki de yurumeli,
yol uzun, ve bu sogukta nasil yurunur canim?
annem konusuyor duyuyorum, diyor ki:
"mantiksiz olma Emin, kafani kullan."
istemeden senin nefesini tutuyorum,
kokun boynumda bir kaskol gibi sicak,
sarilmasina engel olmak icin ellerim yetmiyor,
varligin, sessizligin beni boguyor,
seni dinlemiyorum, eve gitmek istiyorum.
Emin Saglamer
neye baktigimizi bilmeden kafa ceviriyoruz,
damdaki kusa, yerdeki camura, cizilmis kaldirim taslarina.
sokak ortasinda ikimiz camurlu bir Istanbul sokagindayiz,
bahceli evler arasinda, sessiz bir bakkal onunude,
bekliyoruz gec kalmis dolu bir otobusu.
eve gitmeden alacaklarimi dusunuyorum,
annem pirinc almami istedi, bir de deterjan,
ampulleri unutma dedi,
ama param simdiden cebimden bosalmis
cuzdanim agir bir rejim sonrasi
koltuga cokmus bir ev hanimi gibi
erimis, hayatindan bezmis.
yeterince dusunsem belki seni iterim su su birikintisinin icine
hatta yeterince ugrassam belki gununu gece de yapabilirim,
ama nerede o takat?
sana baksam seni sevebilirim diye dusundum demin
belki de oyle, bakarsam tutulurum belki
sen olmayan bir sana.
gozlerim halen yerde, camurlu ayakkabilarimin
yerde cizdigi vadilere, ormanlara ve gollere bakmaktayim,
otobus halen gelmedi, belki de yurumeli,
yol uzun, ve bu sogukta nasil yurunur canim?
annem konusuyor duyuyorum, diyor ki:
"mantiksiz olma Emin, kafani kullan."
istemeden senin nefesini tutuyorum,
kokun boynumda bir kaskol gibi sicak,
sarilmasina engel olmak icin ellerim yetmiyor,
varligin, sessizligin beni boguyor,
seni dinlemiyorum, eve gitmek istiyorum.
Emin Saglamer
Gece yarisi, bir Levent Sokagi
Tam zamaninda konustun benimle
gozlerim yerde iken,
bir terli el ile uzandin bana,
dokunusundan hic korkmadim,
ama nefesim titredi,
ince havanin ucunda.
dizime erisen elin, sirtimda sesin,
bos zamanin kosesinde oturmaktayim,
ve ruzgar giriyorsa gecenin hesabindan
pencereden kapidan,
hangi elimle, hangi parmagimla
kaparim ben bu bosluklari
bu delikleri ve yatak yarasi gibi
makaslanmis, burusmus bezleri.
yagmur pencesinin gozleriyim ben,
cam gibi ciplak, ama sakin
sana bakiyorum uzaktan,
yuzunde sokak isiklari,
agliyorlar benim icin.
Emin Saglamer
gozlerim yerde iken,
bir terli el ile uzandin bana,
dokunusundan hic korkmadim,
ama nefesim titredi,
ince havanin ucunda.
dizime erisen elin, sirtimda sesin,
bos zamanin kosesinde oturmaktayim,
ve ruzgar giriyorsa gecenin hesabindan
pencereden kapidan,
hangi elimle, hangi parmagimla
kaparim ben bu bosluklari
bu delikleri ve yatak yarasi gibi
makaslanmis, burusmus bezleri.
yagmur pencesinin gozleriyim ben,
cam gibi ciplak, ama sakin
sana bakiyorum uzaktan,
yuzunde sokak isiklari,
agliyorlar benim icin.
Emin Saglamer
7 Temmuz 1997 Pazartesi
Rüzgarsızım
yorgun gecenin sabahinda
mumsuz ates gibi yaniyor gecem
sensiz ve sessiz.
istemedigim gunlerin aksaminda
sen soguk bir dag ruzgari gibi kesici,
bir damla tersin soguk alnimda.
gunes altinda yanan kirec duvar gibi
agzimda tuzlu ve islanmayan bir hikaye gibi,
kecilere layik bir ziyafet olmaktan ote
bir hastahane duvarinin duzgunlugune
sahip olmayan yigma tastan bir bahce cercevesisin.
kulaclamadan yuzdugum denizinde
dalgasiz gemisiz ablukasiz
nefes aliyorum insan gibi.
sehvetsiz gunahsiz arinmis
pur oldugum kadar doyumsuz
ve aglayamadim icin yokolmusum,
kuruyup toz olmusum
haberim yok.
kiyida kosede sosyetenin bir gerisinde
arka siralardan sarkini dinliyorum,
seni sevmeyen olsun diyen bir toplum icinde
yine ben sensiz ve sessiz.
Emin Saglamer
mumsuz ates gibi yaniyor gecem
sensiz ve sessiz.
istemedigim gunlerin aksaminda
sen soguk bir dag ruzgari gibi kesici,
bir damla tersin soguk alnimda.
gunes altinda yanan kirec duvar gibi
agzimda tuzlu ve islanmayan bir hikaye gibi,
kecilere layik bir ziyafet olmaktan ote
bir hastahane duvarinin duzgunlugune
sahip olmayan yigma tastan bir bahce cercevesisin.
kulaclamadan yuzdugum denizinde
dalgasiz gemisiz ablukasiz
nefes aliyorum insan gibi.
sehvetsiz gunahsiz arinmis
pur oldugum kadar doyumsuz
ve aglayamadim icin yokolmusum,
kuruyup toz olmusum
haberim yok.
kiyida kosede sosyetenin bir gerisinde
arka siralardan sarkini dinliyorum,
seni sevmeyen olsun diyen bir toplum icinde
yine ben sensiz ve sessiz.
Emin Saglamer
Yabancının Yüzüne
bakma gozume beni tanimaz gibi
bilirim isitmektesin sana soylediklerimi,
sesimi duymadigini bilsem yanmazdim
bosuna yurudugum yolun acisina.
bir kis gecesinde kapina gelmezdim
senin de istedigini bilmesem,
hatta su anda karsimda otururken
hangi aynadan bana baktigini da
farketmezdim.
adresini almadigim, telefonunu bilmedigim,
arabasini bile tanimadigim bir yabancisin,
bu degisemez.
sanki dunya alt ust olurmus gibi geliyor
eger seninle bir soz konussam.
hani su dunyayi seviyorum ya
iste o dunyanin askina
seninle tanismiyorum.
sonra en beklenmedik anda
sebepsiz yaklasiyorsun bana
ayni oda icerisinde hapisteyiz
duvarlara tirmansam olur mu acaba?
cikip gitsem bile o odadan
hafif sarhos bacaklarim geri getiriyor
su isyan eden bedenimi senin yoluna.
ve gozlerimi kapatsam
uykumun karanligi aydinlaniyor
uyumaya alisamadigim o uzun gecelerde.
ayni yolda yuruyemedigim,
ayni restoranda yemek yiyemedigim,
istah kacirici, kalb sancisi
ruh cokertici, migde bagirsakci
yabanci, nedir benden istedigin?
Emin Saglamer
bilirim isitmektesin sana soylediklerimi,
sesimi duymadigini bilsem yanmazdim
bosuna yurudugum yolun acisina.
bir kis gecesinde kapina gelmezdim
senin de istedigini bilmesem,
hatta su anda karsimda otururken
hangi aynadan bana baktigini da
farketmezdim.
adresini almadigim, telefonunu bilmedigim,
arabasini bile tanimadigim bir yabancisin,
bu degisemez.
sanki dunya alt ust olurmus gibi geliyor
eger seninle bir soz konussam.
hani su dunyayi seviyorum ya
iste o dunyanin askina
seninle tanismiyorum.
sonra en beklenmedik anda
sebepsiz yaklasiyorsun bana
ayni oda icerisinde hapisteyiz
duvarlara tirmansam olur mu acaba?
cikip gitsem bile o odadan
hafif sarhos bacaklarim geri getiriyor
su isyan eden bedenimi senin yoluna.
ve gozlerimi kapatsam
uykumun karanligi aydinlaniyor
uyumaya alisamadigim o uzun gecelerde.
ayni yolda yuruyemedigim,
ayni restoranda yemek yiyemedigim,
istah kacirici, kalb sancisi
ruh cokertici, migde bagirsakci
yabanci, nedir benden istedigin?
Emin Saglamer
Hatıra
Dag basindan sular mi ictin ey hatira,
parmagindaki yuzugun sahibini sen mi sectin?
sacinda dugumlenmis korkun kimden,
gozundeki nefret kimin icin?
soyle bana,
uzuntunun kuyusu var midir?
icine tas atsam sesi tok mudur,
yoksa hepten yok mudur?
Gucume giden duslerimi soyleyemedigim ey hatira
bana bir satir yazmadigin avare gunlerde
beni dusundun mu hic?
ruhumun yogunlasip kaldigi bahar dallarinin
yolundan yurudun mu?
elindekilerin guzelligini gorup
bir gun olsun gulebildin mi,
bensiz de sevebildin mi?
Nefesinden baharda usudugum
yanaklarinin alindan yaz gunu yandigim
saclarini uzaktan bir ruya gibi kokladigim
hatira,
ben seni birakip uzaga bosuna gitmedim.
Emin Saglamer
parmagindaki yuzugun sahibini sen mi sectin?
sacinda dugumlenmis korkun kimden,
gozundeki nefret kimin icin?
soyle bana,
uzuntunun kuyusu var midir?
icine tas atsam sesi tok mudur,
yoksa hepten yok mudur?
Gucume giden duslerimi soyleyemedigim ey hatira
bana bir satir yazmadigin avare gunlerde
beni dusundun mu hic?
ruhumun yogunlasip kaldigi bahar dallarinin
yolundan yurudun mu?
elindekilerin guzelligini gorup
bir gun olsun gulebildin mi,
bensiz de sevebildin mi?
Nefesinden baharda usudugum
yanaklarinin alindan yaz gunu yandigim
saclarini uzaktan bir ruya gibi kokladigim
hatira,
ben seni birakip uzaga bosuna gitmedim.
Emin Saglamer
Güzel
Deniz gibi sessiz,
ask gibi cilesiz sarkini soyluyorum.
gozlerin tanimsiz bir maviye caliyor
teninde gunes binbir isve yapiyor
ruzgar dansta kirkiplerinin arasinda
takilmis kalmis bir damla yas
sebepsiz duygulandigin andan.
ne ormanda, ne sehirde,
ne cennette, ne cehennemde
dunyanin oylesine bir yerinde
sana tutuldum guzel.
seni sevmekle kalmayip tadina vardim guzel
saklamanin ne anlami var?
seninle her yerde her an aski tattim.
sende sevdin guzel, benim seni sevdigim kadar
ellerimi sen aldin eline, sen guldun ilk defa yuzume
sevgimi askla besleyen seni sectim
su hayatimi anlamli ve yasamaya deger kilmak icin
su an icin ve ebediyete kadar seni sevdim
guzel.
Emin Saglamer
ask gibi cilesiz sarkini soyluyorum.
gozlerin tanimsiz bir maviye caliyor
teninde gunes binbir isve yapiyor
ruzgar dansta kirkiplerinin arasinda
takilmis kalmis bir damla yas
sebepsiz duygulandigin andan.
ne ormanda, ne sehirde,
ne cennette, ne cehennemde
dunyanin oylesine bir yerinde
sana tutuldum guzel.
seni sevmekle kalmayip tadina vardim guzel
saklamanin ne anlami var?
seninle her yerde her an aski tattim.
sende sevdin guzel, benim seni sevdigim kadar
ellerimi sen aldin eline, sen guldun ilk defa yuzume
sevgimi askla besleyen seni sectim
su hayatimi anlamli ve yasamaya deger kilmak icin
su an icin ve ebediyete kadar seni sevdim
guzel.
Emin Saglamer
Kuş musun?
basima yaz gunu sican,
ogretmen sinavlari dagitirken odadaki sessizlik misin?
sevdigimi zannedip bosuna kovaladigim bir yel misin yoksa?
acaba yuzune baksam
gozlerinle hesaplassam anlar misin?
nasil bu bedenin sana cekildigini
nasil icimdeki kanin sirtimi terkedip
gogsume medcezir ettigini.
aysiz gozyuzumun yildizsiz aksami
icimi bir mum kadar sakin karartsan da
habersiz sozlerinle avunurum
butun olan biteni bilmedigini anlayinca.
hayati dusuk bir cumle gibi yasamaya devam ediyorum
yazilmamis kitabinin arka sayfalarina sikisip kalmisim
satir basi yapamadan, su uzun cumleyi noktalayamadan
ileri geri konusuyorum, politikacilar gibi
bosuna safya hisirtisi yapiyorum.
elimdekileri alsan, beni yiyip tuketsen
elaleme rezil etsen de olur,
sikayetim olmaz,
manset olmaya bile raziyim,
birak bu ruya yirmi dakikadan uzun sursun
hatta goz kapaklarim sinema usulu gumus perde olsun
ruhumu soguk bir yaz gecesinde ortsun
taa ki sicak basip, usak dermaninda sikisip kalana dek
iste o anda afaganlarin baskinindan tam once
seni uzerimden atip, goklere ulasayim,
ozgurluk hissi ile uyanayim
yastiga gomulmus kafami,
arkeolojik kazi izni almadan cikarip
sosyete usulu avrupaya, amerikaya kacirayim.
Emin Saglamer
ogretmen sinavlari dagitirken odadaki sessizlik misin?
sevdigimi zannedip bosuna kovaladigim bir yel misin yoksa?
acaba yuzune baksam
gozlerinle hesaplassam anlar misin?
nasil bu bedenin sana cekildigini
nasil icimdeki kanin sirtimi terkedip
gogsume medcezir ettigini.
aysiz gozyuzumun yildizsiz aksami
icimi bir mum kadar sakin karartsan da
habersiz sozlerinle avunurum
butun olan biteni bilmedigini anlayinca.
hayati dusuk bir cumle gibi yasamaya devam ediyorum
yazilmamis kitabinin arka sayfalarina sikisip kalmisim
satir basi yapamadan, su uzun cumleyi noktalayamadan
ileri geri konusuyorum, politikacilar gibi
bosuna safya hisirtisi yapiyorum.
elimdekileri alsan, beni yiyip tuketsen
elaleme rezil etsen de olur,
sikayetim olmaz,
manset olmaya bile raziyim,
birak bu ruya yirmi dakikadan uzun sursun
hatta goz kapaklarim sinema usulu gumus perde olsun
ruhumu soguk bir yaz gecesinde ortsun
taa ki sicak basip, usak dermaninda sikisip kalana dek
iste o anda afaganlarin baskinindan tam once
seni uzerimden atip, goklere ulasayim,
ozgurluk hissi ile uyanayim
yastiga gomulmus kafami,
arkeolojik kazi izni almadan cikarip
sosyete usulu avrupaya, amerikaya kacirayim.
Emin Saglamer
Çılgın Şeker
bir serbettir
annemin kaynattigi,
sekerlenmis ballarin kabindan
son bir damladir.
Cilgin Seker
sofraya oturdugumda
agzima attigim ilk lokma,
son yedigim baklavanin
tabakta kalan taneleridir.
Cilgin Seker
Otobuste, sokakta
hizla tukettigim bir cukulata parcasi,
cocuk yuzlerde sebepsiz gulumsemedir.
Cilgin Seker
bir balik lokantasinda
bogaz manzarasidir,
tuzda balik geldiginde
baligin uzerindeki alevdir.
Cilgin Seker,
eski TRT dizilerindeki gulbe sekerdir
insanin en tatlisi, en icten
en cok sevilenidir.
Cilgin Seker,
ruhun sesi, sevginin yolu,
hissetmenin, tatmanin,
kisacasi yasamanin ozudur.
Emin Saglamer
annemin kaynattigi,
sekerlenmis ballarin kabindan
son bir damladir.
Cilgin Seker
sofraya oturdugumda
agzima attigim ilk lokma,
son yedigim baklavanin
tabakta kalan taneleridir.
Cilgin Seker
Otobuste, sokakta
hizla tukettigim bir cukulata parcasi,
cocuk yuzlerde sebepsiz gulumsemedir.
Cilgin Seker
bir balik lokantasinda
bogaz manzarasidir,
tuzda balik geldiginde
baligin uzerindeki alevdir.
Cilgin Seker,
eski TRT dizilerindeki gulbe sekerdir
insanin en tatlisi, en icten
en cok sevilenidir.
Cilgin Seker,
ruhun sesi, sevginin yolu,
hissetmenin, tatmanin,
kisacasi yasamanin ozudur.
Emin Saglamer
Şarkılarda Sessizlik
Sozlerini duymuyorum en sevdigim sarkilarin
yuzlerini gormuyorum sinemada aktristlerin
susmuyorum artik susmuyorum.
Dudaklarimin ortasinda bir parmak, konusmuyorum
beni sevmeyenlerin pesinden artik kosmuyorum.
Olenle olmuyorum cunku olumu daha tanimiyorum
akrabanin dostun halini bir ben anlamiyorum.
Gec saatte yatip gun ortasinda uyaniyorum
issizim, sebepsizim, fikirsiz, gunahsiz
ama bilincsizlikten suclu, genc yasimda yasli,
yasima gore de sorumsuz bir hayat yasiyorum.
Sevgiden soylenen sozler anlamsiz bir vizilti haline gelmis
bakmaya doyamadigim askim olmus bir sIkIntI verici manzara.
Dusunmeksizin yasanan gunler birikmis bardagimda
icmedigimden olsa gerek, tasmis, masa ortusunu
bir yas golu almis.
Cevapsiz biraktigim sorular, arkami donup gittigim gunler
vurmus bir deniz dalgasi gibi sakin golumun kiyisina
en beklenmedik zamanda.
Insan olmanin agirligi bu
tartimda ebedi bir dengesizlik
kahve kokusu burnumda,
cigerim kahve makinasinda.
Emin Saglamer
yuzlerini gormuyorum sinemada aktristlerin
susmuyorum artik susmuyorum.
Dudaklarimin ortasinda bir parmak, konusmuyorum
beni sevmeyenlerin pesinden artik kosmuyorum.
Olenle olmuyorum cunku olumu daha tanimiyorum
akrabanin dostun halini bir ben anlamiyorum.
Gec saatte yatip gun ortasinda uyaniyorum
issizim, sebepsizim, fikirsiz, gunahsiz
ama bilincsizlikten suclu, genc yasimda yasli,
yasima gore de sorumsuz bir hayat yasiyorum.
Sevgiden soylenen sozler anlamsiz bir vizilti haline gelmis
bakmaya doyamadigim askim olmus bir sIkIntI verici manzara.
Dusunmeksizin yasanan gunler birikmis bardagimda
icmedigimden olsa gerek, tasmis, masa ortusunu
bir yas golu almis.
Cevapsiz biraktigim sorular, arkami donup gittigim gunler
vurmus bir deniz dalgasi gibi sakin golumun kiyisina
en beklenmedik zamanda.
Insan olmanin agirligi bu
tartimda ebedi bir dengesizlik
kahve kokusu burnumda,
cigerim kahve makinasinda.
Emin Saglamer
Düşüncesizim
karsi dagdan gelen feryada tepkisiz,
cesmede tasan su bidonunu dinliyorum,
elimi yalayan kopek kadar takatsiz
oturuyorum, ortmenin altinda.
Golgedir gelen giden misafirler,
su serpilmis toprak ustunde
sabahtan gelir, aksam da gitmezler.
Colaktir bizim oglan, der anam,
babam evde yuzume bakmaz,
su evin kurtlu kopegi bile
benden daha iyi muamele gorur.
Sonra arsizlik da yaparim ben,
okuzune, inegine, danasina,
anlayacagin elalemin tum malina
etmedigimi komaz, degnegi elimden birakir
yerden taslara sarilir, taslar biterse
sirgan otlariyla ustlerine cullanirim.
Dusuncesizim ben,
oturuyorum yorgun gecenin sabahinda
yildiz saymak icin goz biliyorum.
Kurt kapmasin diye sizleri gozetliyorum,
umutlarinizin gardiyani,
kaybettiklerinizin sahibiyim ben.
Emin Saglamer
cesmede tasan su bidonunu dinliyorum,
elimi yalayan kopek kadar takatsiz
oturuyorum, ortmenin altinda.
Golgedir gelen giden misafirler,
su serpilmis toprak ustunde
sabahtan gelir, aksam da gitmezler.
Colaktir bizim oglan, der anam,
babam evde yuzume bakmaz,
su evin kurtlu kopegi bile
benden daha iyi muamele gorur.
Sonra arsizlik da yaparim ben,
okuzune, inegine, danasina,
anlayacagin elalemin tum malina
etmedigimi komaz, degnegi elimden birakir
yerden taslara sarilir, taslar biterse
sirgan otlariyla ustlerine cullanirim.
Dusuncesizim ben,
oturuyorum yorgun gecenin sabahinda
yildiz saymak icin goz biliyorum.
Kurt kapmasin diye sizleri gozetliyorum,
umutlarinizin gardiyani,
kaybettiklerinizin sahibiyim ben.
Emin Saglamer
Boğazda Balık
Bogazda bir lokantadayim,
onumdeki balik kokmus
bardagimda sarap tatsiz,
yorgunum,
agzim yuzum birbirine girmis.
camdaki serseriyi seyrediyorum
bir masada oturmus
onundeki yemegi durtuyor,
sac sakal karismis gitmis.
Garson soz dinlemiyor,
elif diyorum, onume mertek geliyor
bayat ekmek dilimleri ardindan
bayat yanmis ekmek dilimleri geliyor.
Mezeler desen bir alem,
buzdolabinda durdugu gibi durmuyor
tabagimda butun bayatliklariyla
yan masaya goz kirpiyorlar
lukus beylerin kahkalari ile
yuz bulup benim agzima ediyorlar.
gitmek istiyorum ona da izin yok
getirip onume yalanci bir utancla
kara kapli defteri birakiyorlar,
nedir diye dusunmeye gerek yok
cuzdanima uzaniyorum.
Hesapta,
icmedigim rakilar, bozuk mezeler
kotu balik, eksi sarap,
dusunmeden yasadigim gunlerin aksami,
ve bir de kelle parasi var.
Emin Saglamer
onumdeki balik kokmus
bardagimda sarap tatsiz,
yorgunum,
agzim yuzum birbirine girmis.
camdaki serseriyi seyrediyorum
bir masada oturmus
onundeki yemegi durtuyor,
sac sakal karismis gitmis.
Garson soz dinlemiyor,
elif diyorum, onume mertek geliyor
bayat ekmek dilimleri ardindan
bayat yanmis ekmek dilimleri geliyor.
Mezeler desen bir alem,
buzdolabinda durdugu gibi durmuyor
tabagimda butun bayatliklariyla
yan masaya goz kirpiyorlar
lukus beylerin kahkalari ile
yuz bulup benim agzima ediyorlar.
gitmek istiyorum ona da izin yok
getirip onume yalanci bir utancla
kara kapli defteri birakiyorlar,
nedir diye dusunmeye gerek yok
cuzdanima uzaniyorum.
Hesapta,
icmedigim rakilar, bozuk mezeler
kotu balik, eksi sarap,
dusunmeden yasadigim gunlerin aksami,
ve bir de kelle parasi var.
Emin Saglamer
Izcinin Adiline
bizans hadedaninda bir mahsendeyiz seker
ellerini kollarini baglamis bizim
Justinyenciler.
oturdugun o kirik kursu ardindan
haftalar boyunca sozluye tuttugun ben
simdi bu siir icinde sana neler ediyorum
ah neler,
gozlerini ovusturmanin bir anlami yok,
bu ne bir ruya ne de elinden dusmeyen
bir marifet gibi tasidigin
bilmemnenin Denemelerinden bir sefer.
sana neler mi yapiyoruz,
bu siir anlatmaya yetmez,
yazik, diger okuyanlarin zamanina degmez,
iste boyle, seni bakkal kosesinde
supurge altina yapismis adi seker.
Sen yedin bizi iki yil boyunca,
simdi mezara dek de ben yiyecegim seni,
satir be satir, masaya getirmeden
buzdolabindan cikarmadan
tabaksiz, pecetesiz
catalsiz, ciplak ellerimle.
Emin Saglamer
ellerini kollarini baglamis bizim
Justinyenciler.
oturdugun o kirik kursu ardindan
haftalar boyunca sozluye tuttugun ben
simdi bu siir icinde sana neler ediyorum
ah neler,
gozlerini ovusturmanin bir anlami yok,
bu ne bir ruya ne de elinden dusmeyen
bir marifet gibi tasidigin
bilmemnenin Denemelerinden bir sefer.
sana neler mi yapiyoruz,
bu siir anlatmaya yetmez,
yazik, diger okuyanlarin zamanina degmez,
iste boyle, seni bakkal kosesinde
supurge altina yapismis adi seker.
Sen yedin bizi iki yil boyunca,
simdi mezara dek de ben yiyecegim seni,
satir be satir, masaya getirmeden
buzdolabindan cikarmadan
tabaksiz, pecetesiz
catalsiz, ciplak ellerimle.
Emin Saglamer
İlkokul Müdürünün Kabusu
ilk okul siralarindan intikam sesleri
yukseliyor sabah sabah, ogretmenin yuzu kizarmis
mudurun gelmesinden korkuyor,
kucuk kafalar galeyana gelmis
bir imtahanin tarihi erkene alindi diye
hos kokulu kalemler, renkli renkli silgiler
dort bir yana atilmis, ogretmenin onu
persembe pazarina donmus
tahtada onlugu yamulmus bir cocuk
silgiyi kaptigi gibi tahtaya vura vura
acaip bir toz dumanini odaya saliyor
ogretmenin sesi sabah egzersizinin iste simdi
en zor kismina giriyor.
aniden sinif stadyum dalgalari yapmaya,
oley, oley, oley oley diye sarkilar soylemeye basliyor
bir haylaz arkadasim dort mevsim panosuna dadanmis
kis sebzeleriyle, yaz meyvelerinin yerinin degistiriyor
diger arkadasim ilk yardim kutusunu acmis
doyasiya tenturdiyotla yerleri boyuyor.
mudur tabii ki bes on dakika icinde geliyor
itfaiye gibi su yangin aleminin ortasina
ileri geri birkac ceviz tehditkar laf ediyor
ama onun yuzune gulup biz isimize devam ediyoruz
bu okulun altini ustune getirecegiz deyip
siniftan disari tasiyor
diger dersanelerden partisanlar topluyoruz
okul hayvanat bahcesinden
ahret gunune benzer bir hal aliyor
duyan gelmis misali orta bahce cocuk kayniyor
belki karinca olsaydik simdiye kadar bize
vurmuslardi filiti, ama cocuguz ya
ne bok yiyeceklerini bilemiyorlar.
Veliler araniyor, hocalar toplanti yapiyor
bu azginliga bir son bulunamiyor.
katip karistiyoruz ortaligi
mudurun ofisini basiyor
butun karneleri pekiyilerle dolduruyoruz.
Bu arada bizim ogretmenin isine son vermeyi de unutmuyoruz tabii.
Sonra sira edebiyat ve matematik kitaplarina geliyor
daha me failun demeden,
hallediyoruz sacma sapan edebiyat kitaplarini.
Matematik kitaplarini yazarlarini buluyor, okulun bahcesinde
onlara kendi kitaplarini yuz kere okutuyoruz.
Sonra sira beden egitim hocasina geliyor
bize ettiklerinin bin beterini biz ona ediyoruz,
onun cetvelle vurdugu ellerimizde cetveller,
biz onun her bir yerine vuruyoruz.
Gece gunduz demiyor, eve gitmeden
isimizi bitirene dek, kermessiz,
macsiz, teneffussuz, bu isyana devam ediyoruz.
Emin Saglamer
yukseliyor sabah sabah, ogretmenin yuzu kizarmis
mudurun gelmesinden korkuyor,
kucuk kafalar galeyana gelmis
bir imtahanin tarihi erkene alindi diye
hos kokulu kalemler, renkli renkli silgiler
dort bir yana atilmis, ogretmenin onu
persembe pazarina donmus
tahtada onlugu yamulmus bir cocuk
silgiyi kaptigi gibi tahtaya vura vura
acaip bir toz dumanini odaya saliyor
ogretmenin sesi sabah egzersizinin iste simdi
en zor kismina giriyor.
aniden sinif stadyum dalgalari yapmaya,
oley, oley, oley oley diye sarkilar soylemeye basliyor
bir haylaz arkadasim dort mevsim panosuna dadanmis
kis sebzeleriyle, yaz meyvelerinin yerinin degistiriyor
diger arkadasim ilk yardim kutusunu acmis
doyasiya tenturdiyotla yerleri boyuyor.
mudur tabii ki bes on dakika icinde geliyor
itfaiye gibi su yangin aleminin ortasina
ileri geri birkac ceviz tehditkar laf ediyor
ama onun yuzune gulup biz isimize devam ediyoruz
bu okulun altini ustune getirecegiz deyip
siniftan disari tasiyor
diger dersanelerden partisanlar topluyoruz
okul hayvanat bahcesinden
ahret gunune benzer bir hal aliyor
duyan gelmis misali orta bahce cocuk kayniyor
belki karinca olsaydik simdiye kadar bize
vurmuslardi filiti, ama cocuguz ya
ne bok yiyeceklerini bilemiyorlar.
Veliler araniyor, hocalar toplanti yapiyor
bu azginliga bir son bulunamiyor.
katip karistiyoruz ortaligi
mudurun ofisini basiyor
butun karneleri pekiyilerle dolduruyoruz.
Bu arada bizim ogretmenin isine son vermeyi de unutmuyoruz tabii.
Sonra sira edebiyat ve matematik kitaplarina geliyor
daha me failun demeden,
hallediyoruz sacma sapan edebiyat kitaplarini.
Matematik kitaplarini yazarlarini buluyor, okulun bahcesinde
onlara kendi kitaplarini yuz kere okutuyoruz.
Sonra sira beden egitim hocasina geliyor
bize ettiklerinin bin beterini biz ona ediyoruz,
onun cetvelle vurdugu ellerimizde cetveller,
biz onun her bir yerine vuruyoruz.
Gece gunduz demiyor, eve gitmeden
isimizi bitirene dek, kermessiz,
macsiz, teneffussuz, bu isyana devam ediyoruz.
Emin Saglamer
Pencere Başında Ablam
Nisantasinin tozlu penceresinden sarkan ablam,
arabalari sayarak gecirdigin su aksam ustunde
ellerin usumuyor mu?
Saclarinda kalorifer isi,
gozlerinde yarinin gecesi
nefes alamayacak kadar takatsiz,
dusunmeden kestiriyorsun,
acaba ruya goruyormusun,
camdaki aksin kadar mutlumusun?
ozledin mi o yaz gecesini,
hani kimseye soylemedigin
o golgeli orman kosesini?
Gordugumde kimseye anlatamadim,
o gunluk haber vermeyi erteledim,
sonra gelecek haftaya kaldi,
yok tatil, yok bayramdi,
simdi yilbasi, sonrasi yil sonu,
sustum kaldim.
Bu kalem tozundan kararmis sayfalara
o gunu de yazdin mi abla?
ruhunun yogunlasip kaldigi islak aksami,
sarmasiklari, yerde yatak misali dallari
kirik yapraklarin kirik duygularini...
Neden sustun abla?
sonra hic konusmadin.
hic mi sevmedin abla,
o gunden sonra
hic mi sevemedin yoksa?
Emin Saglamer
arabalari sayarak gecirdigin su aksam ustunde
ellerin usumuyor mu?
Saclarinda kalorifer isi,
gozlerinde yarinin gecesi
nefes alamayacak kadar takatsiz,
dusunmeden kestiriyorsun,
acaba ruya goruyormusun,
camdaki aksin kadar mutlumusun?
ozledin mi o yaz gecesini,
hani kimseye soylemedigin
o golgeli orman kosesini?
Gordugumde kimseye anlatamadim,
o gunluk haber vermeyi erteledim,
sonra gelecek haftaya kaldi,
yok tatil, yok bayramdi,
simdi yilbasi, sonrasi yil sonu,
sustum kaldim.
Bu kalem tozundan kararmis sayfalara
o gunu de yazdin mi abla?
ruhunun yogunlasip kaldigi islak aksami,
sarmasiklari, yerde yatak misali dallari
kirik yapraklarin kirik duygularini...
Neden sustun abla?
sonra hic konusmadin.
hic mi sevmedin abla,
o gunden sonra
hic mi sevemedin yoksa?
Emin Saglamer
Ablama
Bes cayi degil, gece yarisi su zaman
elinde dedikodu dergisi, murekkebi
terinden icmis akiyor avucundan.
dalgin gozlerinle ne ariyorsun?
soguk kis aksaminda balkondan kime bakiyorsun?
perde aralarinda umutlarin mi kaldi abla?
narin ellerin hayretten acilmis agzini
ortmeye yetmedi mi yoksa?
Pencerede ne dusunuyorsun abla,
onu mu dusunuyorsun?
Belkide sokaktan gecen her cenazeye baktikca
icinde umut yukseliyordur,
dunyadan bir pislik daha kalkti diye.
ama neden oyle diyorsun abla?
olenin sucu ne?
geceleri hep ayni ruyadan korkuyorum,
uyansam bile yatagimda kipirdamadan yatiyor
ruya karakterlerinin odayi terketmesini bekliyorum
nefesimi tutuyor, geldiginde senin sicak teninde
tek telkinimi buluyorum.
Abla ellerini ver, guzel ellerini ver
yaslansalarda benim bu eller.
Abla bak gozume, sadece ben bilirim
senin kucuk muzik kutunun yerini,
o caldigin dantelleri,
parmagindaki sahipsiz yuzugun sahibini.
Tozlansin diyorsun, tozlansin
hatta ceyizini guveler alsin
bir ruzgarda ucsun ortuleri
hazirsak beslegimiz kini
gormeye, acilsin gozumuz
acilsin.
Emin Saglamer
elinde dedikodu dergisi, murekkebi
terinden icmis akiyor avucundan.
dalgin gozlerinle ne ariyorsun?
soguk kis aksaminda balkondan kime bakiyorsun?
perde aralarinda umutlarin mi kaldi abla?
narin ellerin hayretten acilmis agzini
ortmeye yetmedi mi yoksa?
Pencerede ne dusunuyorsun abla,
onu mu dusunuyorsun?
Belkide sokaktan gecen her cenazeye baktikca
icinde umut yukseliyordur,
dunyadan bir pislik daha kalkti diye.
ama neden oyle diyorsun abla?
olenin sucu ne?
geceleri hep ayni ruyadan korkuyorum,
uyansam bile yatagimda kipirdamadan yatiyor
ruya karakterlerinin odayi terketmesini bekliyorum
nefesimi tutuyor, geldiginde senin sicak teninde
tek telkinimi buluyorum.
Abla ellerini ver, guzel ellerini ver
yaslansalarda benim bu eller.
Abla bak gozume, sadece ben bilirim
senin kucuk muzik kutunun yerini,
o caldigin dantelleri,
parmagindaki sahipsiz yuzugun sahibini.
Tozlansin diyorsun, tozlansin
hatta ceyizini guveler alsin
bir ruzgarda ucsun ortuleri
hazirsak beslegimiz kini
gormeye, acilsin gozumuz
acilsin.
Emin Saglamer
Markizde Çay
sevmekle geri gelmiyor gidenler
geride kalanlari sevseler bile
tutunmuslar kacan bir dal parcasina
dut agacinin koluyla yukselmisler
su engin yokluga.
siyah beyaz, gri tonlu
tozlanmis, gun gunes altinda sararmis
gelin, torun elinde buzulup kalmis
biblolarin, vazolarin arkasinda atilmis
konusmaz fotograflari,
sikayetsiz halen gulumser.
kibardir nede olsa,
gecmisin hanfendileri.
bazen gunun sakin bir vaktinde
oturduklari o sakin koseden
bana seslenirler mi acaba?
konusurlar mi arkamdan,
dedikodulari var midir?
arkalarindaki perdeye ruzgar vurmus
fotografci kaslarini cok koyu boyamis
gozleri simsek gibi cakmis
aglamadan hayatin manzarasini yillarca seyretmis.
ozledim simdi, su bos oturdugum ogleden sonra vaktinde
bes cayi ictigimiz o cocukluk keyif gunlerini
pasta, kurabiye kosusturmasini
cocuklugumun yasli teyzelerini,
seslensem acaba yanima gelirler mi?
Emin Saglamer
geride kalanlari sevseler bile
tutunmuslar kacan bir dal parcasina
dut agacinin koluyla yukselmisler
su engin yokluga.
siyah beyaz, gri tonlu
tozlanmis, gun gunes altinda sararmis
gelin, torun elinde buzulup kalmis
biblolarin, vazolarin arkasinda atilmis
konusmaz fotograflari,
sikayetsiz halen gulumser.
kibardir nede olsa,
gecmisin hanfendileri.
bazen gunun sakin bir vaktinde
oturduklari o sakin koseden
bana seslenirler mi acaba?
konusurlar mi arkamdan,
dedikodulari var midir?
arkalarindaki perdeye ruzgar vurmus
fotografci kaslarini cok koyu boyamis
gozleri simsek gibi cakmis
aglamadan hayatin manzarasini yillarca seyretmis.
ozledim simdi, su bos oturdugum ogleden sonra vaktinde
bes cayi ictigimiz o cocukluk keyif gunlerini
pasta, kurabiye kosusturmasini
cocuklugumun yasli teyzelerini,
seslensem acaba yanima gelirler mi?
Emin Saglamer
Ev Taşınıyor
ne sacmasapan, ne ipe sapa gelmez bir partiymisim ben,
ne sabahim varmis, ne de gece boyu alemim, ickisiz sigarasiz
sosyetesiz, iste oylesine bir partiymisim ben.
bos kutulara doldurdum su hayatta benim icin onemli olanlari
karamurseller, sali pazari usulu Versaceler,
yirtik olanlarini atamadan,
hatta dugmeleri eksik, onu baglanmayanlari da saklayaraktan
iste hepsini attim birden bavula
hayatimi ayiklayacak takati bulamadigim gibi
bu elbiseleri de ayiklayacak halim yok.
komsular yuzume bakiyorlar ben on bavul yuku tasirken
akillarindan geciyor olmali, ne var yemez amca imis bu herif
vay vermeyi bilmeyen cimri ellerden beter para kolesi.
atamamak cok kotu bir sey abi, insanin hayatini durduruyor,
hani ellerini baglarlar ya, aynen oyle,
istemedigini bile bile karsi koymadan susup
onlarin sana ettiklerini sanki sen degilmissin gibi
seyrediyorsun, tavana bakiyor,
olan bitenin bir an bitmesi icin bekliyorsun.
hayat da oyle bazen, istemeden yasiyor gibiyiz
istemeden yerlesiyor, istemeden tasiniyoruz
kiraya, bilmemnenin sik villasina
bok gibi paramiz varsa bogaz kenarina,
surunuyorsak kiyida kosede gece kondu yoluna.
su kutular acilinca sanki yeni birsey olacakmis gibi
umutlu umutlu tasiniyorum, farkinda degilim
su yasanan yerler aslinda hic de cekilmez degil
onlari aklimda ben cekilmez kiliyorum,
dogal olarak mutsuzluk beni heryere takip ediyor
acaba mezara da sigacak mi bu mutsuzluk?
Soz verdim kendime,
mutluluk uzerine bir siir yazacagim yarin,
sirf sizin inadiniza.
Emin Saglamer
Yaz Bahçemde Sevda
sel gibi ansizin gelmis
almis goturmus topragimi
atmis karadenizin kara kiyilarina.
yapraklar dokulmus
ayaklarim kumlara gomulmus
adimimi nereye attigimi gormemisim,
korune dolasmisim sig sularda.
dutlar yerde tatli bir hali olmus
cimenler doyasiya bu serbetten ismis
salincak yapmak icin kullandigimiz agaclarin
nefesi gullerin alninda ter olmus.
sahipsiz bahcenin cesmesinden
araba, otobus, kamyon yikanmis
faturalari odeyen olmamis
simdi islik bile calmiyor
pasli bahce cesmem.
kahverengi pancurlar boyanmamis
pancurlari kapamayi bile unutmuslar
oylesine ruzgarla yagmurla hesaplasir olmus
pasli demir parcalari.
uzuldum gorunce, bir yaz gununde,
cocuklugumun bahcesini
daha once hic gormedigim
bir yeni yaza girerken,
son yazina.
Emin Saglamer
almis goturmus topragimi
atmis karadenizin kara kiyilarina.
yapraklar dokulmus
ayaklarim kumlara gomulmus
adimimi nereye attigimi gormemisim,
korune dolasmisim sig sularda.
dutlar yerde tatli bir hali olmus
cimenler doyasiya bu serbetten ismis
salincak yapmak icin kullandigimiz agaclarin
nefesi gullerin alninda ter olmus.
sahipsiz bahcenin cesmesinden
araba, otobus, kamyon yikanmis
faturalari odeyen olmamis
simdi islik bile calmiyor
pasli bahce cesmem.
kahverengi pancurlar boyanmamis
pancurlari kapamayi bile unutmuslar
oylesine ruzgarla yagmurla hesaplasir olmus
pasli demir parcalari.
uzuldum gorunce, bir yaz gununde,
cocuklugumun bahcesini
daha once hic gormedigim
bir yeni yaza girerken,
son yazina.
Emin Saglamer
Anneannem
geride kalan tek genclik fotografinda buldum anneannemi,
benim dunyadan haberim yok iken o terketti bu alemi,
onu sevdigimi bilemeden, elimde bir kagit parcasi oldu
ona soru soramadan, cocuk kaldim olum yataginin basinda.
bir dolap arkasinda buldum onun icin yaptigim resmi.
hafizamda bahceden topladigim mor yabani cicekler
onun zayif gulumsemesi ve odadaki agir uzuntu esintisi.
oleni kaybetmekten daha kotu olan olenin ardindan aglayamamak
ben de aglayamadan kaldim
bir cenaze arabasinin arkasindan ona son defa baktim,
bir kutudan ibaret guzel anneanem.
her yil ziyaret edilen bir tas o simdi
basinda dua edilen,
bize ne zaman sira geleceginin dusunuldugu
bir toprak parcasi anneannem.
mezarinin basinda on yil sonra hala aglayamadigim
tanidik, sevilmis, ama hic bilinmedik bir ruya
benim anneannem.
Emin Saglamer
benim dunyadan haberim yok iken o terketti bu alemi,
onu sevdigimi bilemeden, elimde bir kagit parcasi oldu
ona soru soramadan, cocuk kaldim olum yataginin basinda.
bir dolap arkasinda buldum onun icin yaptigim resmi.
hafizamda bahceden topladigim mor yabani cicekler
onun zayif gulumsemesi ve odadaki agir uzuntu esintisi.
oleni kaybetmekten daha kotu olan olenin ardindan aglayamamak
ben de aglayamadan kaldim
bir cenaze arabasinin arkasindan ona son defa baktim,
bir kutudan ibaret guzel anneanem.
her yil ziyaret edilen bir tas o simdi
basinda dua edilen,
bize ne zaman sira geleceginin dusunuldugu
bir toprak parcasi anneannem.
mezarinin basinda on yil sonra hala aglayamadigim
tanidik, sevilmis, ama hic bilinmedik bir ruya
benim anneannem.
Emin Saglamer
Bahçede Buhran
mirildana mirildana yurudugun
tas bahce yolunda
elinde bos bir bardak
alninda ter
terliklerde islak cimen
burnunda yanmis cam kokusu.
ne dusunuyorsun cocuk sen?
gozledim seni penceremden
kim oldugunu bilmeden
sezdim sendeki sensizligi
ruhunun tek sozunu dinlemeden.
kapida durma iceriye gir dedi annem,
misafir etti seni su sakin salon kosesine
kurabiyelerimden yedin de
gozlerindeki masumiyet ne de cabuk eridi birden
cay icerisinde dagilan kurabiye gibi
parcalarin havaya salindi
genzime takilan bir orman yangini gibi
tas oldun oturdun nefesimin tam ustune.
gozlerimi kapadim sonra
gunes vurmus koluma
yanagimda dantel izleri
gozlerimde uykunun sessizligi,
seni unuttum,
ruzgar saclarima vurmus
karismis alnim birden.
Tepsinin sesiyle uyandim
gozlerim anlam arayisinda
halen karsimda oturuyorsun
anlasildi, eve gitmiyorsun
tamam sus otur ona da raziyim
ama konusuyorsun,
sebepsiz, anlamsiz,
bosuna akan cesme gibi
uzun uzun fatura yaziyorsun
yazar kasa gibi.
Bir cay, iki, uc, dort
e doy artik insafsiz varlik,
pastalari da bitirdin
simdi mutfakta sana tost yapiliyor
nesin sen lan? Canavar mi?
televizyondan mi kactin?
Emin Saglamer
tas bahce yolunda
elinde bos bir bardak
alninda ter
terliklerde islak cimen
burnunda yanmis cam kokusu.
ne dusunuyorsun cocuk sen?
gozledim seni penceremden
kim oldugunu bilmeden
sezdim sendeki sensizligi
ruhunun tek sozunu dinlemeden.
kapida durma iceriye gir dedi annem,
misafir etti seni su sakin salon kosesine
kurabiyelerimden yedin de
gozlerindeki masumiyet ne de cabuk eridi birden
cay icerisinde dagilan kurabiye gibi
parcalarin havaya salindi
genzime takilan bir orman yangini gibi
tas oldun oturdun nefesimin tam ustune.
gozlerimi kapadim sonra
gunes vurmus koluma
yanagimda dantel izleri
gozlerimde uykunun sessizligi,
seni unuttum,
ruzgar saclarima vurmus
karismis alnim birden.
Tepsinin sesiyle uyandim
gozlerim anlam arayisinda
halen karsimda oturuyorsun
anlasildi, eve gitmiyorsun
tamam sus otur ona da raziyim
ama konusuyorsun,
sebepsiz, anlamsiz,
bosuna akan cesme gibi
uzun uzun fatura yaziyorsun
yazar kasa gibi.
Bir cay, iki, uc, dort
e doy artik insafsiz varlik,
pastalari da bitirdin
simdi mutfakta sana tost yapiliyor
nesin sen lan? Canavar mi?
televizyondan mi kactin?
Emin Saglamer
Aile Bahçesi
bir daha nefes aldim gunun su aninda
arka bahcenin sakin, gecmisi yuklu bir kosesinde.
neye ugradigimi bilmeden
boncuk bulmusum gibi gulumsuyorum
daha saat bes bile olmamis
ortalikta ne pasta nede cay var.
oturmusum beyaz bir sandalyeye
gunes bulut demeden gokyuzunu seyrediyorum
keyfime diyecek yok, cocukmusum mesela.
kirazlari bocekler bu sene yemis bitirmis
bahce insan kayniyor, bir dut agacina,
bir kiraza, bir erik agacina kosuyorlar.
ben karincalarin yuvasini yine bulmusum
zavalli hayvanlarin yuvalariyla oynuyorum
kucuk bir cocugun bilincsiz gaddarligiyla.
Cay coktan kaynamis, kurabiyeler de masada,
firindan bastan cikarici kokular geliyor
cukulatali pasta agir bir parfum surmus bir hanfendi gibi
daha odaya girmeden parfumuyle geliyorum diyor.
kuzenim yaramazlik yapmak icin gozumun icine bakiyor
ha desem ortalik karisacak, hatta gozlerine bakmam bile yeter.
bir anda masanin ustu karisiyor, bahcede meyva derdinde olan ekip
aniden bizim pesimize dusuyor.
sepetlerdeki kirazlar, dutlar,
bir karisiyor, cimen toprak birbirine giriyor.
tabii ki yakalaniyoruz,
ve bizi evde bazi cezalarin bekledigi soyleniyor.
Eve gitmeyelim diye elimden geleni yapiyorum o aksam.
Simdi de bu bahceden cikip gitmek istemiyor icimdeki insan,
butun haylazligimla, bir saga bir sola kosmak istiyorum
sorumsuzca, cocukca, yorulmadan
sirtimda havlular, arkamda annemin sesiyle.
Emin Saglamer
arka bahcenin sakin, gecmisi yuklu bir kosesinde.
neye ugradigimi bilmeden
boncuk bulmusum gibi gulumsuyorum
daha saat bes bile olmamis
ortalikta ne pasta nede cay var.
oturmusum beyaz bir sandalyeye
gunes bulut demeden gokyuzunu seyrediyorum
keyfime diyecek yok, cocukmusum mesela.
kirazlari bocekler bu sene yemis bitirmis
bahce insan kayniyor, bir dut agacina,
bir kiraza, bir erik agacina kosuyorlar.
ben karincalarin yuvasini yine bulmusum
zavalli hayvanlarin yuvalariyla oynuyorum
kucuk bir cocugun bilincsiz gaddarligiyla.
Cay coktan kaynamis, kurabiyeler de masada,
firindan bastan cikarici kokular geliyor
cukulatali pasta agir bir parfum surmus bir hanfendi gibi
daha odaya girmeden parfumuyle geliyorum diyor.
kuzenim yaramazlik yapmak icin gozumun icine bakiyor
ha desem ortalik karisacak, hatta gozlerine bakmam bile yeter.
bir anda masanin ustu karisiyor, bahcede meyva derdinde olan ekip
aniden bizim pesimize dusuyor.
sepetlerdeki kirazlar, dutlar,
bir karisiyor, cimen toprak birbirine giriyor.
tabii ki yakalaniyoruz,
ve bizi evde bazi cezalarin bekledigi soyleniyor.
Eve gitmeyelim diye elimden geleni yapiyorum o aksam.
Simdi de bu bahceden cikip gitmek istemiyor icimdeki insan,
butun haylazligimla, bir saga bir sola kosmak istiyorum
sorumsuzca, cocukca, yorulmadan
sirtimda havlular, arkamda annemin sesiyle.
Emin Saglamer
Günlük Hava Durumu
gibi utanmadan soyluyorum inanclarimi artik
yabanci gozlerin icine icine baka baka.
yok efendi, hacca gitmeden yuksek okul bitirmeden,
sirasiz tebesirsiz dershanemde ogretmensiz yetistim.
kendimi ogrenmek icin kitap kitap eskidim
korktum, korkumdan koktum,
bir avuc suyla arinamadim.
sik bir magazanin vitrinine sikismis manken gibiyim
bana bakmadiginiz o nadir anlarda
gozlerim cikisi gizli gizli aramakta.
uzerimdeki sik kiyafetlerin sezonu gecmis abi
demode olmusum, kullandigim yoz kelimeler
turkce ogretmenlerimin derdi olmus.
her salataya maydanoz oldunuz
aman eksik olmayin, ama neden
avrupa ulusu misir, zeytin
ve kuskonmazi esirgediniz bizlerden?
bu ne bicim bir salata,
ulan bu ne bicim dunya?
ne reklaminizda oynadim
ne kanalinizda sunuculuk yaptim
uc yerli deterjan kullandim
bir avrupa deterjan gibi
sonuc alamadim.
eglencenizden, yilbasinizdan
dansozlerinizden biktim,
maclariniza, haber aralariniza
dedikodunuza alisamadim.
insan olmaktan bezdirdiniz,
sizden degil kendimden kactim,
sehir degistirdim isim degistirdim
ama ne care,
benim gibi karaktersizler cok,
karakter veren ise hic yok.
isminizi unuttum dostlar,
hatta o kadar cabuk unuttum ki
elinizi sikmayi birakmadan
yabanci oldunuz
birer birer
elimde,
eller gibi.
Emin Saglamer
yabanci gozlerin icine icine baka baka.
yok efendi, hacca gitmeden yuksek okul bitirmeden,
sirasiz tebesirsiz dershanemde ogretmensiz yetistim.
kendimi ogrenmek icin kitap kitap eskidim
korktum, korkumdan koktum,
bir avuc suyla arinamadim.
sik bir magazanin vitrinine sikismis manken gibiyim
bana bakmadiginiz o nadir anlarda
gozlerim cikisi gizli gizli aramakta.
uzerimdeki sik kiyafetlerin sezonu gecmis abi
demode olmusum, kullandigim yoz kelimeler
turkce ogretmenlerimin derdi olmus.
her salataya maydanoz oldunuz
aman eksik olmayin, ama neden
avrupa ulusu misir, zeytin
ve kuskonmazi esirgediniz bizlerden?
bu ne bicim bir salata,
ulan bu ne bicim dunya?
ne reklaminizda oynadim
ne kanalinizda sunuculuk yaptim
uc yerli deterjan kullandim
bir avrupa deterjan gibi
sonuc alamadim.
eglencenizden, yilbasinizdan
dansozlerinizden biktim,
maclariniza, haber aralariniza
dedikodunuza alisamadim.
insan olmaktan bezdirdiniz,
sizden degil kendimden kactim,
sehir degistirdim isim degistirdim
ama ne care,
benim gibi karaktersizler cok,
karakter veren ise hic yok.
isminizi unuttum dostlar,
hatta o kadar cabuk unuttum ki
elinizi sikmayi birakmadan
yabanci oldunuz
birer birer
elimde,
eller gibi.
Emin Saglamer
Dört Öksüz Kıta
Sesli dusunceler bunlar
gece vakti mi yoksa sabahin erkeni mi?
onsuzluktan yazilanlar mi,
yoksa onla olmanin acilari mi?
Neden bu sorular, neden bu cevaplar?
neden benim ben oldugumu ispatlamali,
kime ne aciklama borcum var,
kimden ne istedigim var?
kimsiniz, kimdir, kimdendir bu korkular?
Sorular, gece vakti erken ama simdiden cok gec,
uyku yoksa gozlerde, eger karanlik bile aydinlik ise,
acilmis gozlere ihtiyacim var,
bu korler aleminde.
....
Ruhu calan dusunceler ormaninda,
gelecegi goremeden yasayan oylesine insanlar var,
biliyorum onlar oradalar,
uzakta belki, uzansam da yetisemem iste,
ama hissederim,
bir gece yarisi soguk bahce ruzgari gibi
keser kemiklerimi, biler parmaklarimi,
baglar kollarimi da, birakmaz soguk avuclarindan
tas kesilen sirtimi.
....
Ruya degildir butun bunlar,
dinleyin ey pazar milleti,
ben sattim satacagim herseyimi
hesap yinede tutmuyor, evden geleni.
Ver dediniz verdim, sat dediniz
ben bedelleri indirdim,
almayiz dediniz, ben hediye ettim.
Helal olsun, iyi ettim,
alin hepsi sizin olsun,
umut falan yok artik,
benden gecti,
su koseyi goruyormusunuz?
ben oraya cekilim seyeredecegim
sizin o umutlar icin debelenmenizi,
haydi, rastgele.
....
Baliktir bogazima takilan bu sozler,
her onu gordugumde, basima gelenler.
Kilcik bir gece vaktinde,
su ile bogdugum dusunceleri,
denize atlayip da kurtaramam,
kuma saplanan geceleri.
Belki bos ve bayagi bu sozler,
hatta belki de dun gece, ben daha bilmezken
aski ve acilarini,
bir sarhos daha gelmistir bu rihtima da,
vermistir kendini, ruhu icen su sakin
ama yirtici dalgalara.
Emin Saglamer
gece vakti mi yoksa sabahin erkeni mi?
onsuzluktan yazilanlar mi,
yoksa onla olmanin acilari mi?
Neden bu sorular, neden bu cevaplar?
neden benim ben oldugumu ispatlamali,
kime ne aciklama borcum var,
kimden ne istedigim var?
kimsiniz, kimdir, kimdendir bu korkular?
Sorular, gece vakti erken ama simdiden cok gec,
uyku yoksa gozlerde, eger karanlik bile aydinlik ise,
acilmis gozlere ihtiyacim var,
bu korler aleminde.
....
Ruhu calan dusunceler ormaninda,
gelecegi goremeden yasayan oylesine insanlar var,
biliyorum onlar oradalar,
uzakta belki, uzansam da yetisemem iste,
ama hissederim,
bir gece yarisi soguk bahce ruzgari gibi
keser kemiklerimi, biler parmaklarimi,
baglar kollarimi da, birakmaz soguk avuclarindan
tas kesilen sirtimi.
....
Ruya degildir butun bunlar,
dinleyin ey pazar milleti,
ben sattim satacagim herseyimi
hesap yinede tutmuyor, evden geleni.
Ver dediniz verdim, sat dediniz
ben bedelleri indirdim,
almayiz dediniz, ben hediye ettim.
Helal olsun, iyi ettim,
alin hepsi sizin olsun,
umut falan yok artik,
benden gecti,
su koseyi goruyormusunuz?
ben oraya cekilim seyeredecegim
sizin o umutlar icin debelenmenizi,
haydi, rastgele.
....
Baliktir bogazima takilan bu sozler,
her onu gordugumde, basima gelenler.
Kilcik bir gece vaktinde,
su ile bogdugum dusunceleri,
denize atlayip da kurtaramam,
kuma saplanan geceleri.
Belki bos ve bayagi bu sozler,
hatta belki de dun gece, ben daha bilmezken
aski ve acilarini,
bir sarhos daha gelmistir bu rihtima da,
vermistir kendini, ruhu icen su sakin
ama yirtici dalgalara.
Emin Saglamer
Bir Çift Kanat
duserken agladigim koselerde
ve hatta kaldirim basinda,
ayaklarim simdi yeri aramakta,
elimdeki sik magza torbalari
baktim havada, bir basimin ustunde,
bir omuzlarimin altinda.
ucus mesayisinden para alirmiyim acaba
yoksa ehliyetsiz ucuyorum diye
ceza keser mi polis amca?
anneme soramadan,
yasli amcalardan izin alamadan
gectim birden ucusa
sizin sokagin basindaki bakkalin orada.
gorenler inanmadilar,
gormeyenler yabancilarin sozlerine aldandilar
kimselere anlatamadim halimi,
neden kollarimi terkedip
kendimi kanatlara verdigimi.
adim hazerfen efendi degil
daha efendi bile oldugumu zannetmiyorum
bes yasinda sebepsiz ermis, ucuyorum.
ogretmenim sinifin ceza kosesinde
sinirden agliyor, dili surce surce
yaz gununde acik kalmis cesme gibi puskuruyor.
sinif desen dagilmis gitmis, cocuklar azmis
korkan mudur hepsine kuduz asisi yaptirmaya kalkmis da
veliler zor yetisip,
korkudan beslenme cantalarina sarilmis
bucurleri yuvalarinin yoluna cekmis.
gozlerimdeki pahali gozlukleri
sizin pencerenin caminda kirdim,
BMW arabam, frene basamadigim icin
gitti bir sali pazarina girdi
butun yalanci mallari aldi da
benim gibi bir yalanciyi geride birakti
yaziklar olsun, ey gavur mali,
ey vicdansiz, allahsiz faiz bali.
gitmek istemedigim butun barlara ucaraktan gittim,
bogazin uzerinden istanbul'u seyrettim.
bazen kanatlarim beni eve getirdi,
annem aglamaktan olmus cesme,
cevresine tas duvar ormusler
gelenler korkmasin diye.
Babam kayiplara karismis
onu gorenler meger artik cennetlik sayilirmis
bir de ben gorsem diye gecirdim icimden
ama nerede? bu kanatlar ancak goturur beni
olmadik yerlere.
Dus almadan, tras olmadan
birkac hafta salagina uctum iste
okuldan geri kaldim,
dogrudurust yemek yemeden,
bogaz lokantalarindan otlandim
adim martiya cikti,
hatta bana tas bile attilar.
beton kapli deniz kiyisinda
yosun gibiyim, ne batiyorum nede yuzuyorum
bogulmadan suya gomuluyor,
balik gibi kokmadan
kendi denizimde yasayip gidiyorum.
ictigim sular belki sarapti bunca yil boyunca
ve simdi vurdu agirdan bu kafa bulmaca,
rehavet kosesine ulasamadan yikildim yere
cikamadim su karanlik kilerden
yerdeki hali uzerinde kendimden gecmis
uyurken halen sayikliyorum
neden ben?
Emin Saglamer
ve hatta kaldirim basinda,
ayaklarim simdi yeri aramakta,
elimdeki sik magza torbalari
baktim havada, bir basimin ustunde,
bir omuzlarimin altinda.
ucus mesayisinden para alirmiyim acaba
yoksa ehliyetsiz ucuyorum diye
ceza keser mi polis amca?
anneme soramadan,
yasli amcalardan izin alamadan
gectim birden ucusa
sizin sokagin basindaki bakkalin orada.
gorenler inanmadilar,
gormeyenler yabancilarin sozlerine aldandilar
kimselere anlatamadim halimi,
neden kollarimi terkedip
kendimi kanatlara verdigimi.
adim hazerfen efendi degil
daha efendi bile oldugumu zannetmiyorum
bes yasinda sebepsiz ermis, ucuyorum.
ogretmenim sinifin ceza kosesinde
sinirden agliyor, dili surce surce
yaz gununde acik kalmis cesme gibi puskuruyor.
sinif desen dagilmis gitmis, cocuklar azmis
korkan mudur hepsine kuduz asisi yaptirmaya kalkmis da
veliler zor yetisip,
korkudan beslenme cantalarina sarilmis
bucurleri yuvalarinin yoluna cekmis.
gozlerimdeki pahali gozlukleri
sizin pencerenin caminda kirdim,
BMW arabam, frene basamadigim icin
gitti bir sali pazarina girdi
butun yalanci mallari aldi da
benim gibi bir yalanciyi geride birakti
yaziklar olsun, ey gavur mali,
ey vicdansiz, allahsiz faiz bali.
gitmek istemedigim butun barlara ucaraktan gittim,
bogazin uzerinden istanbul'u seyrettim.
bazen kanatlarim beni eve getirdi,
annem aglamaktan olmus cesme,
cevresine tas duvar ormusler
gelenler korkmasin diye.
Babam kayiplara karismis
onu gorenler meger artik cennetlik sayilirmis
bir de ben gorsem diye gecirdim icimden
ama nerede? bu kanatlar ancak goturur beni
olmadik yerlere.
Dus almadan, tras olmadan
birkac hafta salagina uctum iste
okuldan geri kaldim,
dogrudurust yemek yemeden,
bogaz lokantalarindan otlandim
adim martiya cikti,
hatta bana tas bile attilar.
beton kapli deniz kiyisinda
yosun gibiyim, ne batiyorum nede yuzuyorum
bogulmadan suya gomuluyor,
balik gibi kokmadan
kendi denizimde yasayip gidiyorum.
ictigim sular belki sarapti bunca yil boyunca
ve simdi vurdu agirdan bu kafa bulmaca,
rehavet kosesine ulasamadan yikildim yere
cikamadim su karanlik kilerden
yerdeki hali uzerinde kendimden gecmis
uyurken halen sayikliyorum
neden ben?
Emin Saglamer
Bitmeyen Şiir
gunesin agirligi uzerime yikilmis bir golge
bastigim toprak beni kabul etmeyen bataklik
ictigim su zayifliklarim ve unuttuklarim
bir nefes yuzumu avuclamakta
kara saclar karismis ruzgara
elinde yabanci bir ter damlasi.
cebimde sana da yer actim
misket gozlerini ver elime.
seni goruyorum olmadigin yollarda
bir avrupa kokusu nemli sokak ruzgarinda,
soba borularinin nefesi gibi cazip.
elimde naylon torbalar, dolmus da tasiyor
kazandiklarim cebimi yirtmis, agliyorum.
uykum yok, geceye uyandim
ayaklarim mutfagi aramakta,
yerde bir aile yadigari hali,
hafiza cercevemde oturan misafirler,
kosede tanimadigim bir cocuk
ve pencerede cay icen
yasli konken teyzeleri.
sabahtir simdi disarda
kar vurur birinin annesine.
isiklar neden sonuk? karartma mi var?
kadife perdelere sarildim,
tenimde mor kumastan ortuler
pencere basinda sobasiz kaldim
koltuktaki lekeleri tekrardan saydim
uc pasta, dort cay, bir guve yemesi.
banyoda sular kesik
musluk asik yuzume islik caliyor.
derinlerde birseyler kayniyor,
duyuyormusun? sanki borular
sabah vurmus agzimi cagiriyor.
mermer yerde yabanci yuzler
ayaklarimi soguk disleriyle isirmakta,
onlar da bana guluyorlar biliyorum,
kapiyi kapatma, araliktan kahkalari gelsin,
gulen biri olsun yeter.
Emin Saglamer
bastigim toprak beni kabul etmeyen bataklik
ictigim su zayifliklarim ve unuttuklarim
bir nefes yuzumu avuclamakta
kara saclar karismis ruzgara
elinde yabanci bir ter damlasi.
cebimde sana da yer actim
misket gozlerini ver elime.
seni goruyorum olmadigin yollarda
bir avrupa kokusu nemli sokak ruzgarinda,
soba borularinin nefesi gibi cazip.
elimde naylon torbalar, dolmus da tasiyor
kazandiklarim cebimi yirtmis, agliyorum.
uykum yok, geceye uyandim
ayaklarim mutfagi aramakta,
yerde bir aile yadigari hali,
hafiza cercevemde oturan misafirler,
kosede tanimadigim bir cocuk
ve pencerede cay icen
yasli konken teyzeleri.
sabahtir simdi disarda
kar vurur birinin annesine.
isiklar neden sonuk? karartma mi var?
kadife perdelere sarildim,
tenimde mor kumastan ortuler
pencere basinda sobasiz kaldim
koltuktaki lekeleri tekrardan saydim
uc pasta, dort cay, bir guve yemesi.
banyoda sular kesik
musluk asik yuzume islik caliyor.
derinlerde birseyler kayniyor,
duyuyormusun? sanki borular
sabah vurmus agzimi cagiriyor.
mermer yerde yabanci yuzler
ayaklarimi soguk disleriyle isirmakta,
onlar da bana guluyorlar biliyorum,
kapiyi kapatma, araliktan kahkalari gelsin,
gulen biri olsun yeter.
Emin Saglamer
Gül, Sinek ve Kedi
uc varlik bizden uzak
uykusuz hissiz yasamimizan habersiz
biz surunurken onlar keyif almis
biri yas topraktan,
biri taze et kanindan,
biri sicak ev kosesinde oturmaktan.
Bizden mutlu, bizden anlamli
gereklerinin sebeplerinin askina tutulmus
Yasayip gitmisler
bizim zaaflarimiza alet olmadan.
Emin Saglamer
uykusuz hissiz yasamimizan habersiz
biz surunurken onlar keyif almis
biri yas topraktan,
biri taze et kanindan,
biri sicak ev kosesinde oturmaktan.
Bizden mutlu, bizden anlamli
gereklerinin sebeplerinin askina tutulmus
Yasayip gitmisler
bizim zaaflarimiza alet olmadan.
Emin Saglamer
Yıkılış
Sevincleri aratan, sevgiyi yaralayan bu dusunceler,
hisler, unutulmayanlar ve unutamayanlar,
bu evin su kosesinde toz, obur kosesinde olum gorenler,
en son anda tutunup takildigimiz inanclar,
koru korune erir yok olur iste butun bunlar.
Bu kara golun dibini tutarlar da
halen batmaya devam ederler camura, karanliga,
gomulurler canli canli onlara bicilen mezara.
Aziz birer acidir kalpleri kesen kirik cam parcalari,
paramparca bir cay takimi, kirmizi kadehler, kanli eller,
belki butun bunlar arinmayacak karalari aklar,
su misali gokyuzu kadar sessiz ve duru,
erken bir ilkbahar sabahi yogunlasir
bir yapragin ucunda, korkmadan korkmaktan.
Ya da belki bir cehennem sicagi gibi coker ustumuze
istenmemis sevgiler gibi, alaca ama sakin.
Tikanirsa nutkumuz iste o anda, agirlasirsa kelimeler,
isyan eder su akil varoldugunun en aci anisina.
Uzaklardan gelen bir telas alir o zaman
bu coken kokmus evi, tarih cagirir olume,
zaman sorar herkese, insan anlamaz halinden,
sular alir selini, delik terlikleri ve narin merdiveni.
Bos sandalyeler halen sicak ve nemli
adeta sahipleri biraz once kalkmis gibi,
kaynayan suyu ocaktan almaya,
unutulacaklari hesaplamaya,
iste budur nutku basan ruya.
Ve o an gelir, yikilis,
tum edasiyla alir bu yikilan evi,
geriye kalan kirik resim cercevelerini,
tozlu siyah beyaz fotograflari, yirtik dantelleri,
kremit duvarlardaki el izlerini.
Emin Saglamer
hisler, unutulmayanlar ve unutamayanlar,
bu evin su kosesinde toz, obur kosesinde olum gorenler,
en son anda tutunup takildigimiz inanclar,
koru korune erir yok olur iste butun bunlar.
Bu kara golun dibini tutarlar da
halen batmaya devam ederler camura, karanliga,
gomulurler canli canli onlara bicilen mezara.
Aziz birer acidir kalpleri kesen kirik cam parcalari,
paramparca bir cay takimi, kirmizi kadehler, kanli eller,
belki butun bunlar arinmayacak karalari aklar,
su misali gokyuzu kadar sessiz ve duru,
erken bir ilkbahar sabahi yogunlasir
bir yapragin ucunda, korkmadan korkmaktan.
Ya da belki bir cehennem sicagi gibi coker ustumuze
istenmemis sevgiler gibi, alaca ama sakin.
Tikanirsa nutkumuz iste o anda, agirlasirsa kelimeler,
isyan eder su akil varoldugunun en aci anisina.
Uzaklardan gelen bir telas alir o zaman
bu coken kokmus evi, tarih cagirir olume,
zaman sorar herkese, insan anlamaz halinden,
sular alir selini, delik terlikleri ve narin merdiveni.
Bos sandalyeler halen sicak ve nemli
adeta sahipleri biraz once kalkmis gibi,
kaynayan suyu ocaktan almaya,
unutulacaklari hesaplamaya,
iste budur nutku basan ruya.
Ve o an gelir, yikilis,
tum edasiyla alir bu yikilan evi,
geriye kalan kirik resim cercevelerini,
tozlu siyah beyaz fotograflari, yirtik dantelleri,
kremit duvarlardaki el izlerini.
Emin Saglamer
Sabah
Bu sabah agliyorum yatagimda,
Veremediklerimi almaktan korkuyorum,
insanlari soymaktan,
onlari soguga salmaktan korkuyorum.
Sokakta gordugum kucuk bir cocugun
elindeki sekeri calmaktan korkuyorum,
bununla da yetinmeyip
yuzundeki gulumsemeyi almaktan
hatta belki
annesinin evde pisirdigi
dolmalara da dadanmayi istiyor canim.
Sonra hirsizlik ihtiyac oluyor,
once istemeyi ogreniyor can
sonra vermeyenden tekrar istemeyi benimsiyor insan
yuzsuzlesmeyi, haddini bilmemeyi ogreniyor.
Kustahlik geliyor ardindan
verilmeyenleri yoketmeyi arzuluyorum,
bencillik bir marifet olarak karneme isleniyor,
onume geleni sallayip silkeliyor
ne var ne yok goturuyorum.
Bu sabah agliyorum, cunku
acizce ulasamadiklarimi arzuluyorum.
Korkularima esir sirt ustu yatiyorum,
ortuler olum huzuru vermiyor,
yastigim toprak neminden kokmuyor.
Bu sabah yine yolun basindayim,
arabada herkez kilavuz ama
haritanin yerini kimse bilmiyor.
Emin Saglamer
Veremediklerimi almaktan korkuyorum,
insanlari soymaktan,
onlari soguga salmaktan korkuyorum.
Sokakta gordugum kucuk bir cocugun
elindeki sekeri calmaktan korkuyorum,
bununla da yetinmeyip
yuzundeki gulumsemeyi almaktan
hatta belki
annesinin evde pisirdigi
dolmalara da dadanmayi istiyor canim.
Sonra hirsizlik ihtiyac oluyor,
once istemeyi ogreniyor can
sonra vermeyenden tekrar istemeyi benimsiyor insan
yuzsuzlesmeyi, haddini bilmemeyi ogreniyor.
Kustahlik geliyor ardindan
verilmeyenleri yoketmeyi arzuluyorum,
bencillik bir marifet olarak karneme isleniyor,
onume geleni sallayip silkeliyor
ne var ne yok goturuyorum.
Bu sabah agliyorum, cunku
acizce ulasamadiklarimi arzuluyorum.
Korkularima esir sirt ustu yatiyorum,
ortuler olum huzuru vermiyor,
yastigim toprak neminden kokmuyor.
Bu sabah yine yolun basindayim,
arabada herkez kilavuz ama
haritanin yerini kimse bilmiyor.
Emin Saglamer
Kum Havuzunda Camurdan Pasta
Levent carsisinda annemi kaybettim,
elimde semsiye cukulata,
gozlerim tanidik bir yuz aramakta.
bekcinin saatinden korkmus salincakta oturuyorum
kum havuzunda kazmaya devam,
ha gayret, sagdakileri sola soldakileri saga,
kurekleri kirilana dek, kovalarinin dibi dusse bile
tirnaklariyla sariliyorlar kumlara.
ne simit, ne dondurma, nede misir
elimde aptal erimis bir cukolata parcasi
agzim yuzum birbirine girmis
sik kiyafetim camur olmus
burusmus, bir gunde eskimis.
kuslari seyrettim biraz,
elimde demir kokusu, parmaklarimin arasi pas sarisi,
annemi ozledim, bagirsam belki gelir yanima
ama simdi ne gece yarisi, ne de evdeyim.
Ayrica kabus da degil butun bunlar,
belkide icmedigim sutlerin intikami
tabaga yaydigim pilav tanelerinin toplanip
benimle hesaplasmasi.
basim agriyor, dusunmek istemiyorum
daha cok gencim butun bunlar icin
beni sevin, benim icin dondurma secin
oyuncak alin, gomlegimi temizleyin,
"teyzesi, abimiz daha bes yasinda",
yanaklarimin makaslanmasina bile raziyim
ama beni bilmedigim bir parkin ortasinda,
camurlu bir kum havuzunda birakmayin.
Emin Saglamer
elimde semsiye cukulata,
gozlerim tanidik bir yuz aramakta.
bekcinin saatinden korkmus salincakta oturuyorum
kum havuzunda kazmaya devam,
ha gayret, sagdakileri sola soldakileri saga,
kurekleri kirilana dek, kovalarinin dibi dusse bile
tirnaklariyla sariliyorlar kumlara.
ne simit, ne dondurma, nede misir
elimde aptal erimis bir cukolata parcasi
agzim yuzum birbirine girmis
sik kiyafetim camur olmus
burusmus, bir gunde eskimis.
kuslari seyrettim biraz,
elimde demir kokusu, parmaklarimin arasi pas sarisi,
annemi ozledim, bagirsam belki gelir yanima
ama simdi ne gece yarisi, ne de evdeyim.
Ayrica kabus da degil butun bunlar,
belkide icmedigim sutlerin intikami
tabaga yaydigim pilav tanelerinin toplanip
benimle hesaplasmasi.
basim agriyor, dusunmek istemiyorum
daha cok gencim butun bunlar icin
beni sevin, benim icin dondurma secin
oyuncak alin, gomlegimi temizleyin,
"teyzesi, abimiz daha bes yasinda",
yanaklarimin makaslanmasina bile raziyim
ama beni bilmedigim bir parkin ortasinda,
camurlu bir kum havuzunda birakmayin.
Emin Saglamer
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)