7 Temmuz 1997 Pazartesi

İlkokul Müdürünün Kabusu

ilk okul siralarindan intikam sesleri
yukseliyor sabah sabah, ogretmenin yuzu kizarmis
mudurun gelmesinden korkuyor,
kucuk kafalar galeyana gelmis
bir imtahanin tarihi erkene alindi diye
hos kokulu kalemler, renkli renkli silgiler
dort bir yana atilmis, ogretmenin onu
persembe pazarina donmus
tahtada onlugu yamulmus bir cocuk
silgiyi kaptigi gibi tahtaya vura vura
acaip bir toz dumanini odaya saliyor
ogretmenin sesi sabah egzersizinin iste simdi
en zor kismina giriyor.

aniden sinif stadyum dalgalari yapmaya,
oley, oley, oley oley diye sarkilar soylemeye basliyor
bir haylaz arkadasim dort mevsim panosuna dadanmis
kis sebzeleriyle, yaz meyvelerinin yerinin degistiriyor
diger arkadasim ilk yardim kutusunu acmis
doyasiya tenturdiyotla yerleri boyuyor.

mudur tabii ki bes on dakika icinde geliyor
itfaiye gibi su yangin aleminin ortasina
ileri geri birkac ceviz tehditkar laf ediyor
ama onun yuzune gulup biz isimize devam ediyoruz

bu okulun altini ustune getirecegiz deyip
siniftan disari tasiyor
diger dersanelerden partisanlar topluyoruz
okul hayvanat bahcesinden
ahret gunune benzer bir hal aliyor
duyan gelmis misali orta bahce cocuk kayniyor
belki karinca olsaydik simdiye kadar bize
vurmuslardi filiti, ama cocuguz ya
ne bok yiyeceklerini bilemiyorlar.

Veliler araniyor, hocalar toplanti yapiyor
bu azginliga bir son bulunamiyor.
katip karistiyoruz ortaligi
mudurun ofisini basiyor
butun karneleri pekiyilerle dolduruyoruz.
Bu arada bizim ogretmenin isine son vermeyi de unutmuyoruz tabii.

Sonra sira edebiyat ve matematik kitaplarina geliyor
daha me failun demeden,
hallediyoruz sacma sapan edebiyat kitaplarini.
Matematik kitaplarini yazarlarini buluyor, okulun bahcesinde
onlara kendi kitaplarini yuz kere okutuyoruz.

Sonra sira beden egitim hocasina geliyor
bize ettiklerinin bin beterini biz ona ediyoruz,
onun cetvelle vurdugu ellerimizde cetveller,
biz onun her bir yerine vuruyoruz.

Gece gunduz demiyor, eve gitmeden
isimizi bitirene dek, kermessiz,
macsiz, teneffussuz, bu isyana devam ediyoruz.

Emin Saglamer