7 Ağustos 1997 Perşembe

Pür

ne su ne sel ne de iman
ne ruzgarda dal parcasina
saplanmis umutsuz tutunan.

ne aci bir cay damlasi,
ne ortulerde pasta kirazi,
usumus parmaklar kosmakta
evine dagina verin baglari
verin duttan umutlari.

kasik gerekmez bu bal icin
tabak gerekmez ruhumu hazmetmeye
bardagina masrapasina gerek yoktur
serbet soguktur tenimde
avucumda umuttan sessizlikler.

isitmeden uyumadan hissiz,
yalancilara kanmadan yasamak
ve gulunc sonlarin kurbani olmadan
sahneden inebilmek,
bensiz yerelere
dort nala kosmak,

hersey gibi bu sarkinin da sonu var
bilmeseniz de
sevenin, sevmeyenin
halini anlayan da var,
anlayana soz seda mutluluk,
aglamayi kesmeyene
bir devir daha dayak var.

bosuna kosmanin anlami ne
konusmadan isitmenin
gormeden istemenin sebebi
laf anlamayanlara laf anlatma istegi
ve tabii ki delilik dedikleri
nerede bu yol biter?

ve isitiyorsan sesimi
bir yaz gecesinin sonunda
sonbaharsiz siirleri okuduysan,
gunes batimsiz kansiz feryatsiz
cilgin asklar olmadan, nefret kinden arinmis
ruhsuzluk kadar pur, bilinmezlik kadar sonsuzsan
iste o zaman benim dilimi anlarsin.

Emin Saglamer